Ya Her şeye hayır diyen bizsek?
Bu soru üzerine hiç daha önce düşünmüş müydük? Çocuklarımızın isteklerine en çok hangi cevabı veriyoruz?
Bir önceki kaleme aldığım yazımda, daha küçük yaşlarda istekleri reddedilen çocuklarda karşılaştığımız inatçılık ve öfke duygularını ele almıştım. Konunun üzerine biraz daha odaklanmışken bir soru düştü aklıma. İnatçılık ve öfke davranışları ne zamana kadar devam eder, sonlandığı bir dönem var mıdır? Bu soruya net bir yanıt vermek zor gözüküyor, sonlandığı bir dönem olmadığı gibi farklı yaş gruplarında farklı şekillerde de karşımıza çıkabiliyor. Peki, Okulöncesi dönemden sonra ergenliğe kadar devam eden dönemde bu davranışlara nasıl yaklaşmak gerekir?
Okul Öncesi dönem ve öncesinde çocukların “Hayır” cevabına tepkileri inatlaşma ve öfkeydi. Çocuklar biraz daha büyüdüklerinde bu duyguların yanında “Peki bu hayırlar ne zaman evet olacak?” sorusunun yanıtını aramaya başlarlar. Gerçekten de bu istekler zaman, mekân ve şartlar açısından uygun hale getirilebilir mi? Çocuklar bizlerin hangi zamanda neye hayır neye evet olarak yanıt vereceğimizi öğrenebilir mi? Bu öğrenebilme yetisi elbette gelişim döneminin özellikleri ile ilişkilidir. Çocuklar büyüdükçe önceki dönemde görülen haz ilkesinden ve benmerkezcilikten uzaklaşmaya başlarlar. Çocukların önceki dönemin bu iki özelliğinden uzaklaşması, okul dönemi çocuğuna dair bizlere de ipucu verebilecek bir davranış kazandırır: “İhtiyaçları Erteleyebilme Davranışı.” Bu davranış sayesinde isteklerinin karşısında aldığı hayır cevabına artık sadece öfkelenip inatlaşmaz, “Ne zaman yapabilirim?” diye sorabilir. Bu yüzden eğer çocuk, ihtiyaçlarının ve isteğinin ne zaman, hangi şartlar altında ve hangi mekânda gerçekleşeceğini bilirse, isteğinin gerçekleşmediği anlarda beklemeyi öğrenebilir. Ne zaman gerçekleşeceğini bilmesini ailedeki kuralların ve düzenin netliği kolaylaştırabilmektedir. Net olan kurallar çocuğun zihnindeki kargaşayı önleyeceğinden engellenmişlik ve önemsenmeme duygularının da oluşmamasına yol açabilir.
Zihninizde şu cümlelerin yer etmesi çok muhtemeldir:
“Küçücük çocuk o daha, neyi ne zaman isteyeceğini bilse zaten o zaman istemez mi?”
“Beklemiyor işte, hadi diye tutturuyor!”
“Bir sürü işim var o sırada onunla oyun oynayamam ki…”
“İşten gelmişim yorgun argın hiç istekleri bitmiyor!”
Peki, bu süreçte neler yapılacağına dair birkaç ipucuna gelin birlikte göz atalım:
Sihirli Cümleler
Çocuğun istekleri karşısında hayır demek yerine,
- “Bulaşıklar bittikten sonra oyun için sana zaman ayırabilirim, sen de bana yardımcı olursan daha hızlı olmuş oluruz ve hemen oyuna başlayabiliriz.” (Bir anda bulaşıkları yerleştirmeye başladığına tanık olabilirsiniz )
- “İş bugün benim için çok yorucuydu dinlenmek için biraz zamana ihtiyacım var, seninle daha iyi vakit geçirebilmek için bana zaman tanır mısın?”
- “Bu isteğini gerçekleştirmek için hangi zaman bize uygun olabilir, birlikte düşünelim.” diyerek iletişimimizi güçlendirip, ona isteklerine önem verdiğimizi, ne zaman gerçekleştirebileceğimizi düşündüğümüzü hissettirebiliriz.
Somutlaştırma
Çocuklar bu dönemde bilişsel olarak zaman gibi soyut kavramları anlamlandıramazlar. “Tamam, oğlum/kızım 10 dakika sonra yaparız.” yanıtı karşısındaki çocuk için, 10 dakikanın kısalığını anlamlandırmak mümkün değildir. Bu yüzden beklemesini isterken, bir saati elimize alıp yelkovan bak şimdi burada deyip gösterebiliriz.
Seçenek Sunma
Tutarlılık
Çocuklar için anne/baba ilk sosyal çevre olduğu için davranışlar rol model niteliği taşır. Verdiğimiz sözleri zamanında yerine getirmemek ile sizce ona neyi öğretiyor olabiliriz?