Scroll Top

45’İNDE ANNE OLMAK

smiling-old-woman_1098-15069

45’İNDE ANNE OLMAK

   İlk kez biri beni kendi çocuğumun büyükannesi sandığında, 2 yaşındaki çocuğumu aktarmalı bir uçağa götürüyordum. Bir şişe su alacaktım; bebeğim o sırada huysuzlanıyordu. Onu yere bırakıp suyumu aldım. Görevli bana anlayışla gülümseyerek şöyle dedi: “Torunlar ele avuca sığmıyor, orası kesin. Benim de dört tane var!” Gülümsedim ve “Evet, gerçekten yaramaz!” dedim. Sonra sırtını kamburlaştıran ve “Hayır!” diye haykıran kızımı kaldırdım, yol boyu hayır demeye devam etti. Görevlinin çocuğumla olan ilişkimi yanlış anlamasının hayatımın geri kalanında tekrar edeceğinden oldukça eminim. Bu, ilk çocuğumu 45 yaşında, ikinci çocuğumu 49 yaşında doğurmanın sonuçlarından biri. 30’larınızda büyük anne olabilirsiniz ama küçük çocuklarım var dediğimde beni daha genç gösterir. Genç yaşımda anne olmadığım için ileri yaşlarda anne olmayla aralarındaki farkı söyleyemem. 30’larıma kadar anne olmayı düşünmediğimi söyleyebilirim. Doğum kontrolü ve ihtiyacım olduğunda kürtaj ayrıcalığım vardı. Çocuksuz o dönemim, yapmak istediklerime odaklanmamı sağladı: doktora, seyahat, komünal yaşam ve bir müzisyen olarak tur yapmak.

   O zamanki partnerimle çocuklar için ilk planlarım, 35 yaşında meme kanseri olmam nedeniyle alt üst oldu.  İmkânsız hissettiren şeyi daha da kötüleştirdi, diğer insanlarla olan birlikteliklerini göz ardı edecek, uyuyana kadar içecek ve iyi bir gece uykusu çekmiş gibi davranacaktım. Her anın tadını çıkararak yaşamak yerine, cansız bir kanser savaşçısıydım. Arkadaşlarım ve ailem beni derin bir depresyondan kurtarmaya çalıştıkça alkol bağımlılığım arttı. Sarhoşluğum aslında bir çığlıktı: Acımı tanı! Beni gör! Ama kimse kanserimi göremedi ve fiziksel zayıflığım ve içki içmem ahlaki bir başarısızlık olarak okundu. Kanserli memede radyasyon tedavisi gördüm ve nüksetme olasılığını azaltmak için beş yıl östrojen baskılayıcı bir ilaç aldım. Sonunda, 40 yaşında iyileştim ve içmeyi bıraktım.

   Çocuklarım, aile kavramı benimkiyle örtüşen bir adamdan ve bu kadar şanslı olacağımı hiç düşünemezdim. 41 yaşımdayken üçüncü randevumuzda çocuk istediğimize karar verdik. Gerçek şu ki, 41 ile 42 arasında bile bir kadının üreme şansı keskin bir şekilde düşüyor ve yumurta rezervleri oldukça düşük oluyor. Doğurganlık projemize, spermleri fallop tüplerine yerleştiren rahim içi tohumlama ile iyimser bir şekilde başladık. Bu başarısız olduktan sonra, yumurtalarının biraz dürtülmesine ihtiyaç duyan mucize kişi olacağımı umarak hızla tüp bebek tedavisine geçtik. Mucizevi biri olmadığımı öğrendim: İki denemeden sonra, yumurtaları için genç birine ödeme yapmaya karar verdik. 54 yaşında iki küçük çocuğu olan bir anne olarak hem kendi zaaflarıma hem de başkalarının kusurlarına karşı gençliğime göre daha sabırlı ve hoşgörülüyüm- hem ebeveyn hem de insan olarak faydalı bir özellik. Başkalarının benim hakkımda ne düşündüğünü artık çok daha az umursuyorum ama ailemin ihtiyaçları ve fikirlerine çok önem veriyorum. Daha çok sağlık ile ilgili uygulamalarla ilgileniyorum; Kendime ayırabileceğim çok kısıtlı bir zaman var ama bu zamanı fazlasıyla verimli kullanıyorum.

   Başkalarının ebeveynlik için uygun olup olmadığımı nasıl değerlendirdikleri onların sorunu. Yaşlı bir anne olma tercihimi, sonunda (hepimizin olacağı gibi) ebeveynsiz kalacak çocuklarıma haksızlık olarak görmeyi seçerlerse, ebeveynleri anlaşmazlıklar, bağımlılıklar veya trajik nedenlerden ötürü zaten resmin dışında olan insanların deneyimlerine bakmaları yeterlidir.  Anne olunca, çocuklu genç kadınlarla aramda beklenmedik bir bağ kuruldu. Devlet liselerinde de çalışan bir üniversite profesörü olarak genç annelerle düzenli olarak iletişim halindeyim. Anne olarak yaptıkları işe değer vermelerine yardımcı olmak için öğretmenleri olarak rolümü kullanmaya çalışıyorum ve bu işi anladığımı ve onları da anladığımı bilmelerini sağlıyorum. Belki de bu tanımlama, tezgahtarın havaalanında bana iyi davrandığında hissettiği gibi bir şeydir.

  Bazen bu hikâyeyi anlattığımda arkadaşlarım, görevlinin varsayımına kızmam gerektiğini söylüyorlar. “Ne kadar kaba!” diye tepki veriyorlar. Bazen de arkadaşlarım beni hiç de büyükanne gibi görünmediğime inandırmaya çalışıyorlar. Ama gerçekten de, bir büyükanne neye benzer? Havalimanı olayını, özgün hikayemin bir sonucu olarak yorumladım: Yanlış anlaşılacağım ve deneyimlerim görülmeyecek, bilinmeyecek ve varsayımlarda bulunulacak.  Kendi adına, tezgahtarın yorumları dükkandaki diğer insanlara (kızımın öfke patlamasından muhtemelen rahatsız olan) çığlık atan bir çocuğa bakmanın zor olduğunu ve çığlık atan bir çocuğun olağandışı olmadığını önerdi. Bunun herhangi bir kişi için zorlu bir durum olduğunu bildiğini ve beni gördüğünü belirtti. Büyükanne olarak ya da değil, görüldüm.

Sarah Doughter    

Çeviri : Türkan DEMİR  ‘

Benzer gönderiler

bir yorum bırakın

Yorum yapmak için giriş yapmış olmanız gerekir.