10’luk Ergenler (Ten-ager) kitabının yazarı Madonna King ile röportaj
Madonna King yeni kitabında kız çocuklarında çocukluktan genç kızlığa geçişin artık daha erken gerçekleştiğini tartışıyor. Shaen Green ile ebeveynlerin bilmesi gerekenleri konuşuyor. Kapsamlı röportajlar ve uzman görüşleri ile desteklenen yazar Madonna King, ebeveynleri dinledi ve daha önce hiçbir neslin olmadığı bir gelişim sürecinden geçen 10 yaşındaki kızların bazen sorunlu olabilen dünyasını keşfetti. Shae Green ile 10’luk Ergenler: Kızınızın Çocukluktan Genç Kızlığa Geçerken Bilmesi Gerekenler kitabı üzerine konuştu.
‘Niye 10 Yaşındaymış Gibi Davranamıyor?’
- Yaş 14, Babalar ve Kızlarından sonra 10’luk Ergenler kitabınızı yayımladınız. Kitabınız ve dolayısıyla konuya ilginiz nasıl ortaya çıktı?
Birkaç yıl önce bu zorlu yaş hakkında Yaş 14 adlı bir kitap yazdım. Bunu Babalar ve Kızları takip etti. Her ikisinde de ne düşündüklerini ve bizden- ebeveynleri ve eğitimcileri- ne yapmamızı istediklerini öğrenmek için yüzlerce genç kızla röportaj yaptım. Zamanla (çoğunlukla annelerden) 10 ya da 11 yaşındaki oğlunun daha çok 14 yaşındaki biri gibi davrandığını söyleyen bir sürü e-posta aldım. Hızlı gelişim göstermiş olabilir mi? Ya da neden 10’muş gibi davranmıyor? Ya da neden tüm arkadaşları sosyal medyada? Böylece 10 yaşındaki kızlara ve nerede olduklarını incelemeye başladım ve bu da 10’luk Ergenlerin altyapısı oluşturdu. On, yeni genç. On artık çoğu durumda 13’tür.
- Dinlenmesi ve yargılanmaması gereken bir savunma genç kızlarla, aileleriyle ve eğitimcilerle yaptığınız yüzlerce görüşme sizin araştırmanızı güçlü yapan bir unsur.
Evet, üç kitap için –Onluk Ergen, Babalar ve Kızları ve Yaş14 – yaklaşık 2000 kız çocuğu, 400 baba, 1600 anne ve ardından düzinelerce okul müdürü ve okul danışmanı, psikolog ve ebeveynlik uzmanına danıştım. Ben bir gazeteciyim; bir eğitimci veya psikolog değil. Amacım, kızların gerçekten mücadele ettikleri şeyler hakkında konuşmalarını sağlamaktı- arkadaşlıklar, beden imajı, okul çalışmaları, kaygı, ergenlik vb.- ve sonra bu konularda uzmanlara danışmak. Ve gerçekten çok şey öğrendim!
- Bazı cevapları okumanın çok dokunaklı, bazen yürek parçalayıcı olduğunu söylemeliyim. Pek çok yorum hem kızlardan hem de ebeveynlerinden yardım veya anlayış çığlığı gibi görünüyor…
Bunun, onları daha az yargılayıcı bir tavırla dinlememiz için bir rica olduğunu söyleyebilirim. Bazen dinliyormuş gibi görünebiliriz ama aslında onlara ne yapmaları gerektiğini söylüyoruz. Onların tanımıyla, genellikle sorun çözmek isterler ama ne dediklerini duymamızı isterler. Bu özellikle anneler için geçerli. Kızların babalarından bir numaralı isteği onlarla bir şeyler yapmaktır- bisiklete binmek ya da kampa gitmek, tramboline atlamak ya da yürümek ya da yüzmeye gitmek- Bunların hepsinde haklı olduğumu biliyorum, kitaplar popüler olduğu için değil, aynı temalar yüzlerce ve yüzlerce kez gündeme geldiği için.
‘Ergenliğin Görünmez Belirtileri’
- Melbourne Üniversitesi’nde Adolesan Sağlık Araştırmaları Profesörü George Patton ile bu ekibin çalışmaları ve 7-10 yaşındakilerin az araştırılmış bir alan olduğu hakkında konuşuyorsunuz…
Çok yetenekli bir adam ama bence buradaki asıl mesaj, bir kızın ilk reglinden altı yıl kadar önce gerçekleşebilen ergenliğin erken evrelerinin derin olduğu kadar görünmez olduğudur. Görünenin ardında neler olduğunu göremediğimiz o dönem, daha sonra nasıl hareket edeceğini belirleyen ve aynı zamanda yörüngeyi değiştirebileceğimiz zamandır. Bu benim öğrendiğim en önemli şeylerden biriydi. 6 ila 12 yaş arası çok ama çok önemli ve evet az araştırılıyor. Profesör Patton, ergenliğin görünmeyen belirtileri ve bunun birçok çocuğumuz için ne kadar zor olabileceği konusunda çığır açan araştırmalar yaptı. Bu bölümü okumanızı veya onu Google’da aramanızı ve mümkün olduğunca çok şey öğrenmenizi rica ediyorum. Ayrıca kitapta bana gelecek neslin Ash Barty’sini nasıl geliştirebileceğinize dair harika bir görüş sundu; mesele 3 yaşında eline bir tenis topu vermek değil yedi ya da sekiz yaşındayken onunla nasıl çalıştığınızdır.
‘Arkadaşlık; Kızların En Büyük Meselesi’
- Yazılarınızda ifade ettiğiniz bir şey var, diyorsunuz ki ebeveynlerin ve kızların söz ettiği tüm bu meselelerin üzerinde tek bir konu var, o da arkadaşlık- gerçek arkadaşlar bulmak ve bunu korumak…
10 yaşında arkadaşlıklar neden bu kadar zor- (erkekler için değil kızlar için)? Bence kızlarımız aslında nasıl arkadaş olunacağını bilmiyorlar. İyi bir arkadaşın özelliklerini belirleyebilirler – en çok söylenen iki özellik kibar ve eğlenceli olmasıydı- ancak bunu uygulamaya koymak çok daha zor. Onlara yardım etmeliyiz: sınırlar belirlemeli ve bunu açıklayacak kelimeleri sağlamalıyız. Arkadaş edinmenin öğle yemeği vaktinde yapılan bir şey olmadığına onları ikna etmemiz gerekiyor; zaman, çalışma ve gerektiğinde affetmeyi gerektirir! Tartışma arkadaşlığımız kadar önemli olmadığında arkadaşları affetmeyi öğrendik; kızlarımıza da bunu öğretmeliyiz
- Ortaya çıkan özellikle acil olan sorunlardan biri popüler kültürün etkisidir. Sadece akıllı cihazlarla sürekli bağlantıda olmak değil, aynı zamanda tükettiklerini nasıl yorumladıkları…
Evet, açıkçası kızlarımızın ne izledikleri, dinledikleri ve okuduklarıyla çok ilgilenmiyorum. Aslında, bizi büyüleyen şeylerden daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Benim endişem nasıl dinledikleri (sürekli bağlantıda kalmaları, müziği ve TV’yi ceplerinde taşımaları) ve sosyal medya influencerlarının etkisi. Bir kişi bir instagram postunda 10 milyon beğeni alıyorsa pek çok çocuğun üzerinde gücü var demektir. Bilgisayar ekranlarındaki mükemmelleştirilmiş imajları gösteren fotoğraflara kaç kızımızın inandığı konusunda da endişelerim var. Uzaklardaki bir adayı gösteren fotoğraf gibi örnek aldıkları genç bir modelin fotoğrafı da üzerinde oynanmış görüntüler. Henüz bunu kavrayabilecek eleştirel düşünme becerileri gelişmiş değil.
‘Pandeminin Sebep Olduğu Kaygı Bozukluğu’
- Pandemi ve karantina sırasında kitap üzerinde çalışıyordunuz. Tabii ki, bitmedi ve hala hem çocukların hem de yetişkinlerin etkisini değerlendirmeye çalışıyoruz. Konuştuğunuz kızlar ve ebeveynlerde ne gördünüz?
Burada açıklayamayacağım kadar çok şey var. Avustralya’nın görece daha güvenli olduğunu biliyoruz. Ufukta bir aşının olduğunu biliyoruz. Burada kitlesel ölümler olmadığını biliyoruz. Ne var ki çocuklar TV, radyo ve internet haberlerinde sürekli korona ile ilgili şeyler duyuyorlar. Bu haberler sürekli ve belirsizlikle dolu. Bu da pek çok çocuğun geceleri uyku bozukluğu yaşamasına ya da anksiyetesinin tavan yapmasına neden oluyor. Kapanma bazıları için iyiydi; örneğin çekingen kızlar biraz açıldı. Kızlara göre başka avantaj, babalarını daha çok görmeleriydi! burada çıkarılması gereken bir ders var. Okullar için ders programları vb. daha fazla esnekliğe sahip olma konusunda dersler de var. Ancak aşıları, bilimi ve virüsleri anlamayan çocuklarımız için bunun ne kadar büyük olduğunu hafife almamalıyız.
Ebeveynlere bir mesaj…
Eğer 10 yaşında bir kızın ebeveynlerine bir mesaj vermek isteseniz bu ne olurdu?
Onlara yanındaki kızın yarışını değil, kendi yarışını yönetmeyi öğretin. Onlara herkesin bitiş çizgisine ulaşacağını; önemli olanın oraya nasıl ulaştığımız olduğunu öğretin. Sanırım gördüğümüz kaygının çoğu (ve genç kızlar arasında bir kaygı salgını var), onların arkadaşlarına ya da diğer kızlara uyum sağlamaya çalışmasından geliyor. Onlara her birinin kendi yolculuğu, kendi iş yapma biçimi, kendi güzel bireysellikleri olduğunu öğretmeliyiz. Bunun esnekliğe, arkadaşlığa, kaygıya, eğitim potansiyellerine ve bir düzine başka şeye yardımcı olacağına eminim!
Çeviri: Türkan DEMİR